Tembelliğim ve miskinliğim hat safhadayken buraya haber yapamıyordum ama tüm defilelere göz atmadanda duramıyordum. Bu sene ne yazık ki vay beee diyeceğim defile çok az. Mesela Alexander Wang, Jason Wu ve Monique Lhuillier müthiş bir hayal kırıklığı yaşattı. Koleksiyonları sıradan bilindik çizgilerle dolu. Marc Jacobs tam bir sirk havasında. Karman çorban ne olduğunu anlamak imkansız. Tüm değil ancak modifiye olarak kullanılacak bir koleksiyon yaratmış ama bu kadar cümbüş en azından benim zevklerime uygun değil. Ya Rodarte'ye ne demeli ? Belki de fazla sıradışı ve çılgın çizgiler bana hitap etmediğinden olsa Rodarte'nin yeni koleksiyonu felaket ötesi. Tek bir parçasını bile alıpda giymem. Hepsi Deniz Berdan'lık !
Şu ana kadar ki en beğendiklerim Christian Siriano, Hervé Leger, Jill Stuart ve Diane von Furstenberg oldu.
Jill Stuart klasik çizgisi dışına çıkarak çok daha kadınsı bir hava yakalamış. Vücuduna güvenenler için miniler ve korseler şahane..Kişisel Notum :7
Jill Stuart her zamanki gibi elegan ama benim zımbalı beyaz takım haricinde gözüme çarpan bir şey yok. Pelincim alıp giyme kısmında sana tamamen katılmakla birlikte, WANG, JACOBS, OHNE ve RODARTE koleksiyonlarını değişik tasarım yönleriyle çok beğendim, parçalara ve materyale inip inceleyince daha da hoşuma gitti(Rodartede pek inemedim ama haha); alıp giymeye gelince Erin Fetherson, Christian Siriano, Oscar De La Renta ve Vivienne Tam'ı giyerim hemen. Yine de Londra Moda Haftası daha parlak gececek gibi geliyor bana!
YanıtlaSilLondra haftası yaratıcılıkta en birincide bazen işin ucunu iyice kaçırıyorlar :) benim ruhum hala fransız :) haute couture kalmadı artık ama hala inatlaşıyorum :)
YanıtlaSilkesinlikle paris'in yerini kim tutabilir pelincim, bizim buluşma noktamız olsun:))
YanıtlaSil